Bu Blogda Ara

31 Ocak 2011 Pazartesi

Tunus’ta Bacılar Bunu Kendileri İçin mi Yapıyorlar?

Golbarg Bashi*
Tunus’un Manuba Üniversitesi’nden Dr. Amel Grami ile bir röportaj

Ocak 2011’deki Tunus isyanı, tüm dünya için sürprizdi. Umutsuz bir gencin intiharını takiben, toplu isyan dalgası tüm ülkeyi sardı ve 23 yıllık diktatörlüğünün ardından Başkan Zeynel Abidin Bin Ali’nin gösterişli devrilişiyle sonuçlandı. Değişim umudu, tüm Tunus’u hatta komşu ülkeleri de sardı. Fakat nasıl bir değişim? Özellikle kadınlar, bu devrim hareketinden nasıl etkilenecek? Tunus’taki bu hızlı gelişmelerin arasında, çok küçük bir kadın mücadelesi olduğunu biliyoruz.

Tunus, erkeklerin çok eşli evlilik imtiyazını kaldıran ilk Arap ülkesi olarak biliniyor ve en azından yasal düzlemde cinsiyet eşitliği açısından ileri bir adım olarak görülen “Bireysel Statüler Kanunu” ile meşhur. Tunus, cinsiyet eşitliğini, diğer Müslüman ülkelerden daha çok önemsiyor gibi görünse de,  Haziran 2009’daki başkanlık seçiminden sonra İran’da beklenmedik şekilde yükselen isyanda - Yeşil Hareket olarak biliniyor- Tunus’taki toplu gösterilerden çok daha fazla kadın vardı. Fakat bu sadece görsel bir izlenim. Kadın hakları konusunda, Bin Ali’nin yönettiği Tunus, çoğu yönüyle İran’daki Pehlevi rejimine (1925-79) benziyordu.

İranlı ve milletler üstü bir feminist olarak, özellikle öğrenmek istediğim, Tunus’taki bu hızlı değişim, feminist bir reform hareketine mi, yoksa İslamcılar (veya diğer ideolojilerin müritleri) eliyle kadın haklarında gerilemeye sebep olacak bir harekete mi dönüşeceği.  Pehlevi yönetimini deviren çok yönlü ve yaygın bir isyan hareketi olan 1979’daki İran Devrimi’nin Ayetullah Ruhullah Humeyni ve İslamcı yoldaşları tarafından gasp edilmesi gibi… Devrimin İslamileşmesi ve ayetullahların gücü ellerine geçirmeleri, kadın haklarında hızlı bir gerilemeye sebep oldu ve “cinsiyetçi apartheid sistemi” ile sonuçlandı. 30 yıldır, İranlı feministler tüm entelektüel birikimlerini, en azından reform yapılmasını istemeye ve yenilmeye harcıyorlar.

Tunus’taki mücadelede kadınların rolünü ve Tunus’ta feminizmin geleceğiyle ilgili sorularımın cevabını bulmak için Tunus’un öne çıkan feminist akademisyenlerinden birisine ulaştım. Dr. Amel Grami, Manuba Üniversitesi Edebiyat, Sanat ve Beşeri Bilimler Fakültesi’nde öğretim üyesi. Toplumsal cinsiyet çalışmaları, kadın tarihi ve İslam çalışmaları konusunda dersler veren Grami, uluslararası konferanslara sıklıkla konuşmacı olarak katılıyor. Ayrıca, Tunus Ulusal Çeviri Merkezi’nde fikir ve medeniyet tarihi üzerine bir çeviri programını yönetiyor.

Dr. Grami’yle, Tunus ve İran isyanlarında çok benzer roller üstlenen sosyal ağ sitesi Facebook üzerinden iletişim kurduk. Sorularım ve Dr. Grami’nin Tunus Devrimi analizlerini içeren cevapları:

***

Tunus’taki son dönem gelişmeler ve Bin Ali’nin devrilmesi hakkında fikirleriniz ve tepkileriniz nelerdir?

“Gençlik Devrimi”nin sadece Tunus için değil, Orta Doğu’daki insanlar başta olmak üzere tüm insanlar için tarihi bir olay olduğunu düşünüyorum. Bu devrimin başarısı bize gösteriyor ki insanlar kendi gerçekliklerini değiştirmek ve yeni demokratik bir cumhuriyet kurmak istiyorlar ve bu, entelektüeller için gerçekten sürpriz oldu.

Bu gelişmelerde, eğer varsa, kadın hakları gruplarının rolü ne oldu?

İnanıyorum ki, son gelişmeler, gençlerin, yetişkinlerin, kadınların ve erkelerin ortak eseri olan spontane eylemlerdi. İdeolojik hiçbir slogan atılmadı. Kadınlar, vatandaş ve değişimin aktörleri olarak oradaydılar, herhangi bir siyasi veya insan hakları hareketinin üyeleri olarak değil.

Bin Ali’nin 30 yıllık yönetimi boyunca, Tunus’un kadın hakları karnesini nasıl görüyorsunuz?

Tunus yönetiminin resmi söylemi, Tunus’taki kadının statüsünü, tüm Arap ve Müslüman ülkelere örnek olabilecek düzeyde görüyordu. İçerde ise, kadın hakları aktivistlerinin daha çok adalet, eşitlik ve insan hakları için çabaları, çoğunlukla görünür değildi. Örneğin, Demokratik Kadınlar Birliği, yönetim tarafından çok sıkı kontrol ediliyordu. Bu birliğin birçok üyesi, rejim baskısı ve polis şiddeti mağduruydu.

Bu tarihi zamanda, Tunus’un geleceğinde kadın haklarının devamının güvence altına alınması için mücadele edecek tabansal kadın örgütleri var mı?

Tunus Demokratik Kadınlar Birliği (ATFD) ve Tunuslu Kadınlar Araştırma ve Geliştirme Birliği (AFTWRD), herhangi bir gerilemeye karşı direnecek örgütler arasında başı çekiyor. Daha fazla hak verilmesi için kampanyalar sürdürüyorlar ve kadın haklarıyla ilgili temel konuları İslamcılarla görüşmeye ve tartışmaya başlamak konusunda ısrarcılar.

Tunus’un bu tarihi anlarında, sizin korkularınız ve beklentileriniz nelerdir?

Umut ediyorum ki, yeni bir ülke kurmak ve insan hakları ile insanlık onurunu korumak için kendi siyasi partilerimizi kuracağız. Korkumuz ise zihniyette ve bakış açısında gerileme olması.

Tunuslu ve diğer Arap ve Müslüman kadınların birbirlerinin deneyimlerinden çıkarabilecekleri dersler nelerdir?

Aslında dünyadaki tüm kadınlar birbirlerinden bir şeyler öğrenebilirler ve deneyimlerini paylaşabilirler. Arap ve Müslüman kadınlar kesinlikle bu devrimden ilham aldılar. Çoğu aktivist, kendi durumlarını değiştirmek için mücadelesine devam edecek. Eğer yönetimler bu çağrılara tepkisiz kalırlarsa, kadınlar, haklarına sahip çıkmak için “sokaklar”ı kullanmalılar.

Bildiğiniz gibi, kadınlar, 2009’da İran’da demokratik bir başkaldırı olan Yeşil Hareket’in ön saflarındaydılar. İran ve Tunus bağlamlarında mevcudiyetlerinin benzerlikleri ve farklılıkları nelerdir?

Her zaman İran’daki Yeşil Hareket’e imrenmişimdir, çünkü diktatörlüğe karşı kolektif bir bilincin ve direncin göstergesidir. Maalesef böyle bir direnç birçok sebepten ötürü başarısız oldu. Aslında, İran’daki kadın hakları hareketiyle ilgili endişelerim var. Eğer Tunus’taki “Gençlik Devrimi” hakkında konuşacaksak, bu devrimi yapılabilir kılan ve gençleri mobilize eden internetteki sosyal ağların hakkını teslim etmeliyiz. Tunus’ta ayrıca şunu fark ettim ki yerel kültürün ve zihniyetin gerçekliğini ve bakış açısını farklı şekillendirmemize yardımcı olan farklı bir modernite algımız var.

Tunus’ta şu andaki kaotik atmosfer içinde, kadınların durumu hakkında kaygı duyuyor musunuz?

İyimseriz ama aynı zamanda, devrimin gerçek anlamının, karşılaşacağımız zorluklarının ve risklerinin gerçekten farkında olmalıyız.

İslami hukuk veya daha geniş bir içerik çerçevesinde, Tunus’taki kadınların haklarına ulaşacağını tahayyül ediyor musunuz?

Kimlerin veya hangi tarz liderlerin koalisyon oluşturacağı hakkında bir fikrimiz yok. Bu yüzden, gelecek hakkında konuşmak için daha çok erken. Bizim en baştaki önceliğimiz, İkinci Cumhuriyet’in kuruluşunu hazırlamaktır.


*Golbarg Bashi, yüksek lisansını Columbia Üniversitesi Kadın Çalışmaları’nda, doktorasını aynı üniversitenin Orta Doğu Çalışmaları’nda yaptı. Şu anda Rutgers Üniversitesi Batı Asya (İran dâhil) Tarihi’nde ders veriyor. Aynı zamanda, Tehran Bureau adlı internet sitesine kadın konularında katkı sunuyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder