Bu Blogda Ara

1 Şubat 2011 Salı

Orta Doğu ebediyen değiştiriliyor

Hamid Dabashi*

İran’da seçimlerle ilgili şu andaki krizin sonucu ne olursa olsun, ulusal politikalarının önemli yükselişi, uzun ve payidar gölgesini, bölgenin jeopolitiğine çoktan düşürdü bile. Artık işler hiçbir ülke için aynen devam etmeyecek. Hava olumlu yönde değişiyor.

Haziran 2009’daki başkanlık seçiminden önce, bölgenin kuvvete dayalı politikası, bir tarafta İran, Suriye, Filistin’de Hamas, Lübnan’da Hizbullah ve Irak’ta Mehdi Ordusu; diğer tarafta ise ABD ve müttefiklerinden oluşuyordu. ABD’nin arka bahçesinde yer alan Venezüella’nın bile İran’ın bir uzantısı olduğu iddia ediliyordu.

Bu istikrarsız koşullarda, İslam Cumhuriyeti, kendi iktidarı dışında, George W. Bush’un İran’ın bölgesel “süper güç” olarak komşusu olmaya kendini adaması gibi aptallıklar sebebiyle güçlendi. Fakat Haziran 2009 başkanlık seçimleri, bu jeopolitiği bir anda tarihe gömdü.

Haziran 2009’da İran’da sivil hak arayışlarının başlamasıyla, Orta Doğu’nun ahlaki pusulası tam gözümüzün önünde değişti. Bir milletin demokrasi isteğiyle, bölgenin jeopolitiği yerle bir oldu. İranlıların sokaklara akışının renkli görüntüleri, küresel algıdaki “Orta Doğu” kavramını sonsuza dek değiştirdi.

İnanıyorum ki, hak arayışlarının “yer sıfır noktası” olarak Tahran, etkilemedik hiçbir Arap veya Müslüman ülke hatta İsrail’i bile bırakmayacak.

Haaretz gazetesinin İsrailli usta yazarı Gideon Levy’nin dediği gibi, “İran’daki başkaldırıyı, gıptayla izledim ve itiraf edeyim ki bu başkaldırı beni de ‘yeşil’ yaptı.”

Fakat işler tersine döndü, Mahmud Ahmedinejad, topallayan iktidarıyla küresel sahneye geri döndü. Büyüyen muhalefetin yeni seçim talebi başarılı olabilseydi ancak birkaç ay daha sürecek olan başkanlığı, eylemlerin başarıya ulaşamamasından dolayı en az normal görev süresi boyunca sürecek.

Her iki durumda geçerli olacak olan ikinci döneminde zayıflayan Ahmedinejad iktidarı bölge için bir domino etkisine yol açmasıdır.

Doğrudan bölgesel bağlamda, Suriye’nin konumu cidden tehlikede. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın hızla ve tedbirsizce Ahmedinejad’tan yana durması, Lübnanlı örgütün akıbetinin İran’ın gözden düşmüş başkanının kaderine bağlı olduğunu gösteriyor.

Artık Hamas, El-Fetih ile anlaşma yapmaya daha yakın ve Başkan Obama’nın yenilenmiş barış sürecine dahil olacak. Ayrıca Mehdi Ordusu, kendini savunmak için daha Iraklı (hatta milliyetçi) bir jargon kullanmak zorunda.Bu da, ABD ordusunun Irak’tan çıkışını kolaylaştıracak.

Fakat domino etkisi sadece İslam Cumhuriyeti’nin müttefikleriyle sınırlı değil… Düşmanlarının etki sahasına tesir ediyor. Bu yüzden, ABD ve bölgesel müttefiklerinin, İran’ın nükleer hırsı konusunda kategorik olarak uzlaşması da geçerli bir seçenek haline geldi.

Ekonomik ambargonun veya askeri saldırının uygulanabilirliği, dünya kamuoyundan destek alınması açısından giderek zorlaşıyor. İranlı kahraman erkeklerin ve kadınların kaderleri, küresel bir konuya dönüşüyor. Nida Ağa Sultan’ın yoldaşları nasıl aç bırakılabilir veya daha da kötüsü bombalanabilir?

Artık “Orta Doğu” yerine yeni bir terim bulmak için düşünmeye başlamak zorundayız. Orası hâlâ ortada ama artık kimsenin doğusu veya batısı değil. Yeşil Hareket, dünyanın merkezini yeniden belirledi.

Obama, bilgece Ahmedinejad’la dirsek temasında olduğu ve Filistinlilerle İsrailliler arasında adil ve uzun süreli bir barış sağlamayı görev bellediği sürece, bu daha da kolay olacak. Şunu bilelim ki, bu, genç yaşlı binlerce İranlı kadın ve erkeğin, Obama’ya uzattığı bir hediyedir.

Sert bir yumruk, İran’daki sivil hak arayışlarının ruhunu zedeledi. Barışçıl gösterilerin sonucu, ölümler veya yaralanmalar ve yüzlerce hareket lideriyle entelektüelin tutuklanması oldu.

Yeşil Hareket’in liderleri, vatan hainliğiyle suçlandılar ve idamla tehdit edildiler. İnsan hakları örgütleri ciddi sıkıntılara girdiler. Daha kötü haberler de gelebilir.

Fakat gün doğdu bir kere ve ABD’de ve tüm dünyada, özellikle Arap ve Müslüman dünyasında, gençlik, yeşil bandanalar sallayarak, şimdilik suskun İranlı yoldaşları için basit bir yürüyüşten fazlasını gerçekleştirebilir.

Yerel ezgilerini söylemeye başladılar bile... Şimdi dünya korosunu bekliyorlar.

30 Ocak 2011 tarihli yazının İngilizce aslı için:

*Hamid Dabashi, “İran: Ketlenmiş Halk” (Metis, 2008) kitabının yazarı ve Columbia Üniversitesi İran Araştırmaları ve Karşılaştırmalı Edebiyatı Hagop Kevorkyan profesörü. Yirmiyi aşkın kitabından son yayınladığı "Iran, the Green Movement and the U.S.: The Fox and the Paradox" (Zed Books, 2010).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder